Mehmet Erenler Kimdir?

Herhangi bir filtre seçin ve sonuçları görmek için Uygula'ya tıklayın

Bir Ekolün Doğuşu

Türk Halk Müziği denildiğinde akan sular durur ve o müziğin ruhunu taşıyan enstrümanların başında şüphesiz bağlama gelir. Bağlamayı sadece bir çalgı olmaktan çıkarıp, adeta kendi sesiyle konuşturan, Anadolu'nun binlerce yıllık kültürel mirasını mızrabının ucunda taşıyan isimler vardır. İşte Mehmet Erenler, bu isimlerin en ön sırasında yer alan, yaşayan bir efsanedir. "Tavırların üstadı" olarak anılan bu büyük sanatçının, notaların ve ezgilerin ötesindeki ilham verici hayatına yakından bakalım.

Harika Çocuktan Radyo Sanatçılığına Uzanan Yol

1946 yılında Ankara'da dünyaya gelen Mehmet Erenler'in müzikle tanışması çok erken yaşlarda olur. Henüz 7-8 yaşındayken eline aldığı bağlama, onun hayatının geri kalanını şekillendirecek en sadık yoldaşı olur. Herhangi bir akademik müzik eğitimi almadan, tamamen kendi çabası ve yeteneğiyle bağlama çalmayı öğrenir. Bu, onun müziğe olan içsel tutkusunun ve dehasının ilk işaretidir.

Daha 8-9 yaşlarındayken sahne tozu yutmaya başlar ve tek başına resitaller vererek dinleyenleri kendine hayran bırakır. Yeteneği o kadar dikkat çekicidir ki, 13 yaşına geldiğinde, Türk Halk Müziği'nin kurucu ismi, efsanevi şef Muzaffer Sarısözen'in yönettiği TRT Ankara Radyosu "Yurttan Sesler Korosu"na konuk sanatçı olarak katılır. Bu, bir çocuğun ulaşabileceği en büyük onurlardan biridir.

Mehmet Erenler'in en büyük ideali, çocukken konuk olduğu o radyo evine bir "yetişmiş sanatçı" olarak girmektir. Bu hayalini, 1966 yılında TRT'nin açtığı zorlu sınavı kazanarak gerçekleştirir ve Türk müziğinin kalbinde profesyonel sanat hayatına adım atar.

"Tavırların Üstadı" Ünvanının Doğuşu

Mehmet Erenler'i diğer bağlama sanatçılarından ayıran en temel özellik, icrasındaki derinlik ve yetkinliktir. O, sadece bir yörenin ezgilerini değil, Ege'den Doğu'ya, Karadeniz'den Orta Anadolu'ya kadar tüm yöresel "tavırları" ve "tezene" biçimlerini bilir ve bunları otantikliğine sadık kalarak icra eder. Ancak bunu yaparken taklit etmez; bu zengin mirası kendi kişisel üslubuyla harmanlayarak benzersiz bir ekol yaratır. Bu nedenle müzik otoriteleri ve dinleyiciler tarafından "tavırların üstadı" olarak anılmaktadır. Onun mızrabı, dinleyeni Anadolu'nun farklı coğrafyalarında kültürel bir yolculuğa çıkarır.

Sanatçılığı sadece icracılıkla sınırlı kalmaz. TRT bünyesinde Koro Şefliği, İcra Denetim Kurulu, Nota Tahsis Kurulu ve Merkez Repertuvar Kurulu gibi çok önemli idari ve sanatsal görevlerde bulunur. Bu görevler, onun sadece bir virtüöz değil, aynı zamanda halk müziğinin korunması ve gelecek nesillere doğru aktarılması konusunda bir misyon adamı olduğunu da gösterir.

Hocalık ve Günümüzdeki Yeri

Bilgi ve birikimini genç nesillere aktarma sorumluluğunu da üstlenen Erenler, sonraki yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'nda öğretim üyesi olarak görev yapar ve sayısız öğrenci yetiştirir. 1980 yılında kendi isteğiyle atandığı TRT İstanbul Radyosu'nda uzun yıllar bağlama sanatçısı ve koro şefi olarak görevine devam etmiştir.

Bugüne dek 20'den fazla albüme imza atan ve Türkiye'de ve yurt dışında sayısız konser ve seminere katılan Mehmet Erenler, aktif sanat hayatına devam etmektedir. Kendisi TRT İstanbul Radyosu'ndan emekli olmuş olsa da, sanatından ve üretmekten asla emekli olmamıştır. Çeşitli konserler ve ustalık sınıflarıyla hala müziğe ve genç sanatçılara ilham kaynağı olmayı sürdürmektedir.

Mehmet Erenler, sadece bir bağlama sanatçısı değil, halk müziği geleneğinin yaşayan hafızası ve modern çağdaki en önemli temsilcilerinden biridir. Onun sanatı, Anadolu'nun ruhunu dinlemek isteyen herkes için eşsiz bir kaynaktır.

Kaynakça:

Anahtar Kelimeler: 

Benzer İçerikler

Rastgele Parça

Gayrı anlatılmaz bu savaş bence
Dağ taş konuşmuştu kendi dilince
Hücum diye bir ses duydum ilk önce
Sonra allah allah dedi mehmedim

Ne ana ne sıla ne yar hayali
Bir gör mehmetteki kükremiş hali
Kırpmadı gözünü yağmur misali
Mermi yedi havan yedi mehmedim
Can askerim

Öyle bire ihlas öyle imanki
Secde eder cümle can ve bitki
Bir temmuz akşamı allah şahitki
Şaha kalkmış vatan idi mehmedim

Bu akşpam yıldızlar saramış gibi
Tepeler titreşir hava kış gibi
Bir dağın sırtında dağ varmış gibi
Omuzlamış bir mehmedi mehmedim
Can askerim